Lo sé muy bien, soy de una timidez enfermiza, estar en el mundo me es hierro, me es guijarro. Hasta el agua, casi siempre mi aliada, resbala seca y hostil contra estos labios que la quisieran almendra y encaje; al atardecer, bajo la luz ambigua que todavía me permite errar por la ciudad, el perfil de las nubes, ese perfil suavísimo, lacera brutalmente mi piel y me obliga a huir gritando, a refugiarme bajo los portales. Me aconsejan que viaje en subterráneo para mayor seguridad, o que me compre un sombrero de alas flotantes. De nada vale que me hablen con el tono que suscitan los niños, yo miro hacia lo lejos donde sin embargo hay una golondrina esperando para afilar sus tijeras en mi cuello. Los consejeros municipales han llegado a votar créditos para mi protección, la gente se preocupa por mi.
Gracias, señoras y señores, me gustaría retribuir tanta gentileza con ternura y civilidad; desgraciadamente ustedes estarán siempre allí y eso es acantilado a pique, máquina para moler la sombra, insoportable exageración de una bondad armada de garras de coral. Cada vez me parece más penoso complicar la existencia ajena, pero no queda ninguna isla desierta, ninguna arboleda de mala fama, ni siquiera un corralito para encerrarme en él y, desde allí, mirar a los demás bajo la luz de la alianza. ¿Tengo yo la culpa, oh tierra poblada de espinas, de ser un unicornio?
Julio Cortázar - (Último round, Tomo. II)
Gereksiz Koruma
Gayet iyi biliyorum, hastalık derecesinde utangacım, insan içine çıkınca demir gibi, kaya gibi kaskatı oluyorum. Çoğunlukla müttefikim olan su bile, kimi zaman kuru ve düşmanca bir tavır takınarak akıyor dudaklarıma, oysa dudaklarım suyun badem ya da dantel olmasını isterlerdi; akşamın alacakaranlığında, henüz kentte dolaşmaya cesaret edebildiğim solgun ışığın altında bile öylesine tatlı profilleriyle derimin içinde derin yaralar açıyor bulutlar, ve beni çığlıklar atıp cümle kapıları altına sığına sığına kaçmaya zorluyorlar. Daha emin bir yol olarak metroya binmemi ya da dalgalı kenarlı bir şapka satın almamı tavsiye ediyor insanlar bana. İstedikleri kadar çocuklarla konuştukları tonda laf anlatsınlar, ben uzaklarda makaslarını boynumun üstünde bilemek için bekleyen kırlangıca bakmaya başladım bile. Kentin işçi ve işverenleri korunmam için kullanılacak bir ödeneği oylamaya koydular, insanlar benim için kendilerini sıkıntıya sokuyorlar.
Teşekkür ediyorum sizlere, beyler ve hanımlar, o parayı size minnet ve medeniyet çerçevesinde geri vermek isterdim; ama siz hep orada olacaktınız ve işte bu da dik bir yar, gölge öğüten bir değirmen, mercan iğnecikleriyle donanmış bir iyiliğin katlanılmaz aşırılığını yaratacaktı bende. Başkalarının varoluşunu karmaşık hale getirmeyi giderek daha can sıkıcı bulmaya başladım, ama beni içine koyabileceğiniz, hâlâ ıssız olan tek bir ada, adı kötüye çıkmış tek bir koruluk, hatta küçücük bir toprak parçası bile kalmadı ki oradan sizlere bakayım barışçıl bir göğün altında. Ey insanları dikenli yeryüzü, yanlış bir şey midir boynuzlu bir at olmak?
Julio Cortázar - (Son Raunt)
Fransızcadan çeviren: Orçun Türkay - Kitap-lık, Sayı: 64, Eylül 2003
Julio Cortázar - Paris, Pont Neuf, 1951 |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder