"Maintenant, en plein ciel, le soleil d’avril rayonnait dans sa gloire, échauffant la terre qui enfantait. Du flanc nourricier jaillissait la vie, les bourgeons crevaient en feuilles vertes, les champs tressaillaient de la poussée des herbes. De toutes parts, des graines se gonflaient, s’allongeaient, gerçaient la plaine, travaillées d’un besoin de chaleur et de lumière. Un débordement de sève coulait avec des voix chuchotantes, le bruit des germes s’épandait en un grand baiser. Encore, encore, de plus en plus distinctement, comme s’ils se fussent rapprochés du sol, les camarades tapaient. Aux rayons enflammés de l’astre, par cette matinée de jeunesse, c’était de cette rumeur que la campagne était grosse. Des hommes poussaient, une armée noire, vengeresse, qui germait lentement dans les sillons, grandissant pour les récoltes du siècle futur, et dont la germination allait faire bientôt éclater la terre."
Émile Zola ~ (Germinal, 1885)
"Now the April sun, in the open sky, was shining in his glory, and warming the pregnant earth. From its fertile flanks life was leaping out, buds were bursting into green leaves, and the fields were quivering with the growth of the grass. On every side seeds were swelling, stretching out, cracking the plain, filled by the need of heat and light. An overflow of sap was mixed with whispering voices, the sound of the germs expanding in a great kiss. Again and again, more and more distinctly, as though they were approaching the soil, the mates were hammering. In the fiery rays of the sun on this youthful morning the country seemed full of that sound. Men were springing forth, a black avenging army, germinating slowly in the furrows, growing towards the harvests of the next century, and their germination would soon overturn the earth."
Émile Zola ~ (Germinal, 1885)
"Alto nel cielo ora il sole di germinale raggiava in tutta la suagloria. Al caldo dei suoi raggila terra sprigionava in mille formela vita dal suo grembo materno. Le sementi gonfiavanobucavano digermogli la zollavariavano i solchi del loro tenero verde. Le gemmedegli alberi si schiudevano in lucide foglie; i campi trasalivanosotto la spinta dell'erbaagognanti alla luce. Per la vegetazione insucchiosi propagava come un fremito: era la linfa che urgeva sottole cortecceche traboccava dovunque. Ma sotto quel tripudio dellanaturasempre più distintoil giovane continuava a udire l'oscurotravaglio dei minatori. E di questa messe soprattutto la terra eraincinta; una messe che spunterebbe un giorno alla lucegrandeggerebbenei solchi per gli imminenti raccolti. Là in fondo un esercitolentamente cresceva; un nero esercito vendicatore cheschiantando laterraben presto esploderebbe alla luce."
Émile Zola ~ (Germinale, 1885)
"Ahora en el cielo, el sol de abril brillaba en todo su esplendor y calentaba la tierra que daba fruto, por todas partes, el grano se hinchaba, crecía, resquebrajaba el llano necesitado de luz y calor. La profusa savia fluía en un murmullo, el ruido de la simiente se prodigaba en un gran abrazo. Cada vez con más y más fuerza, como si estuviesen más cerca de la tierra, los compañeros golpeaban en esta mañana juvenil. Bajo los ardientes rayos del astro, tal era el rumor que habitaba la tierra, los hombres crecían, un negro ejército vengador brotaba lentamente en los surcos y fructificaba para ser recogido en los siglos venideros y aquella germinación pronto haría estallar la tierra."
Émile Zola ~ (Germinal, 1885)
"Nisan güneşi olanca görkemiyle gökyüzündeki tahtına kurulmuş, dört bir yana ışık saçıyor, doğum sancılarıyla kıvranan toprağı ısıtıyordu. Toprak ananın verimli bağrından yaşam fışkırıyor, tomurcuklar çatlayıp yeşil yaprak halini alıyor, tarlalar başvermek için sabırsızlanan tohumların itişiyle ürperiyordu. Tohumlar şişiyor, çatlıyor, ısıya ve ışığa kavuşmak üzere toprağı yarıp dışarı fırlıyordu. Özsuyu büyük bir coşkunluk içinde hışır hışır yükseliyor, çatlayan tomurcukların sesi yeryüzünü kaplayan bitmez tükenmez bir öpücük halinde uzayıp gidiyordu. Arkadaşları durmadan kazma sallıyor, her an yüzeye yaklaşıyormuşlar gibi kazma sesleri gittikçe belirginleşiyordu. Cana can katan o nisan sabahında gökteki alevli yıldızın gönderdiği ışınlarla yanıp tutuşan uçsuz bucaksız ovanın dört bir yanından derin bir uğultu yükseliyordu. İnsan bitiyordu topraktan, gelecek yüzyılda ürün vermek üzere yavaş yavaş filizlenen, pek yakında yerküreyi sarsarak başverecek olan, öç almak için yanıp tutuşan, kapkara bir insan ordusu boy atıyordu."
Émile Zola ~ (Germinal, 1885)
Fransızca aslından çeviren: Bülent Onaran / Hasan Ali Yücel Klasikleri. İş Bankası Kültür Yayınları.
"Şimdi bulutsuz gökyüzünde gururla parlayan nisan güneşi doğurmaya hazırlanan toprağı ısıtıyordu. Toprak ananın besleyici sinesinden yaşam fışkırıyor, tomurcuklar patlayarak yeşil yapraklara dönüşüyor, tarlalar boy veren otlarla ürperiyordu. Her yanda tohumlar şişiyor, yukarı doğru uzanıyor, sıcağa ve ışığa ulaşma ihtiyacıyla toprağı çatlatıyordu. Taşan özsular fısıltılar çıkararak akıyor, çatlayan tohumlardan öpücük sesleri yayılıyordu. Arkadaşların kazma sesleri sanki yüzeye iyice yaklaşmışlar gibi giderek daha da belirginleşiyordu. Bu taptaze sabah vaktinde, güneşin yakıcı ışıkları altında, toprak işte bu uğultuya gebeydi. İnsanlar bitiyordu topraktan; karıkların arasında ağır ağır filizlenen, gelecek yüzyılın hasadı için boy atan ve yakında toprağı çatlatacak olan, intikamcı, kapkara bir ordu yetişiyordu."
Émile Zola ~ (Germinal, 1885)
Fransızca aslından çeviren: Volkan Yalçıntoklu / Can Yayınları
"Uçsuz bucaksız gökyüzü altında nisan güneşi tüm görkemiyle ışıldıyor, doğum sancıları çeken toprağı ısıtıyordu. Bu besleyici sineden, toprağın bağrından yaşam fışkırıyor, patlayan tohumlar yeşil filizlere dönüşüyor, tarlalar, patlamak isteyen tohumların basıncıyla ürperiyordu. Her yerde tohumlar şişiyor, çatlıyor, bir an önce sıcağa ve ışığa ulaşmak için toprağı zorluyordu. Taşkın bir özsuyu, fısıltıyla akıyor, çatlayan tohumların pıtırtısı sonsuz bir öpücük gibi uzayıp gidiyordu. Arkadaşlar habire kazma sallıyor, sanki yeryüzüne yaklaşıyorlarmış gibi, kazma darbeleri gittikçe daha açık seçik işitilmeye başlıyordu. Bu gencecik sabah vaktinde, güneşin alevli ışıkları altında yıkanan ovada, bir şeylere gebe olan topraktan derin bir uğultu yükseliyordu. İnsanlar bitiyordu topraktan, gelecek yüzyıldaki hasat için yavaş yavaş filizlenen, öc ateşiyle yanıp tutuşan, pek yakında yeryüzünü allak bullak edecek kapkara bir ordu halinde, insanlar yetişiyordu."
Émile Zola ~ (Germinal, 1885)
Türkçesi: Soner Yımaz / Oda Yayınları
Miners’ Strike, 1880, by Alfred Philippe Roll (1846–1919) |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder