5
Движение губ ловлю.
И знаю — не скажет первым.
— Не любите? — Нет, люблю.
— Не любите! — Но истерзан,
Но выпит, но изведён.
(Орлом озирая местность):
— Помилуйте, это — дом?
— Дом — в сердце моём. — Словесность!
Любовь — это плоть и кровь.
Цвет, собственной кровью полит.
Вы думаете, любовь —
Беседовать через столик?
Часочек — и по домам?
Как те господа и дамы?
Любовь, это значит…
— Храм?
Дитя, замените шрамом
На шраме! — Под взглядом слуг
И бражников? (Я, без звука:
«Любовь — это значит лук
Натянутый — лук: разлука».)
— Любовь, это значит — связь.
Всё врозь у нас: рты и жизни.
(Просила ж тебя: не сглазь!
В тот час, в сокровенный, ближний,
Тот час на верху горы
И страсти. Memento
[1] — паром:
Любовь — это все дары
В костёр, — и всегда — задаром!)
Рта раковинная щель
Бледна. Не усмешка — опись.
— И прежде всего одна
Постель.
— Вы хотели: пропасть
Сказать? — Барабанный бой
Перстов. — Не горами двигать!
Любовь, это значит…
— Мой.
Я вас понимаю. Вывод?
= = =
Перстов барабанный бой
Растёт. (Эшафот и площадь.)
— Уедем. — А я: умрём,
Надеялась. Это проще!
Достаточно дешевизн:
Рифм, рельс, номеров, вокзалов…
— Любовь, это значит: жизнь.
— Нет, и́наче называлось
У древних…
— Итак? —
Лоскут
Платка в кулаке, как рыба.
— Так едемте? — Ваш маршрут?
Яд, рельсы, свинец — на выбор!
Смерть — и никаких устройств!
— Жизнь! — Как полководец римский,
Орлом озирая войск
Остаток.
— Тогда простимся.
Марина Цветаева ~ (Поэма Конца)
[1] Здесь: память (лат.).
5
I catch a movement of his
lips, but he won't
speak---You don't love me?
---Yes but in torment
drained and driven to death
(He looks round like an eagle)
---You call this home? It's
in the heart.---What literature!
For love is flesh, it is a
flower flooded with blood.
Did you think it was just a
little chat across the table
a snatched hour and back home again
the way gentlemen and ladies
play at it? Either love is
---A shrine?
or else a scar.
A scar every servant and guest
can see (and I think silently:
love is a bow-string pulled
back to the point of breaking).
Love is a bond. That has snapped for
us our mouths and lives part
(I begged you not to put a
spell on me that holy hour
close on mountain heights of
passion memory is mist).
Yes, love is a matter of gifts
thrown in the fire, for nothing
The shell-fish crack of his mouth
is pale, no chance of a smile:
---Love is a large bed.
---Or else an empty gulf.
Now his fingers begin to
beat, no mountains
move. Love is---
---Mine: yes.
I understand. And so?
The drum beat of his fingers
grows (scaffold and square)
Let's go, he says. For me, let's
die would be easier.
Enough cheap stuff rhymes
like railway hotel rooms, so:
---love means life although
the ancients had a different
name.
---Well?
A scrap
of handkerchief in a fist
like a fish. Shall we go? How,
bullet rail poison
death anyway, choose: I make no
plans. A Roman, you
survey the men still alive
like an eagle:
say goodbye.
Marina Tsvetaeva ~ (Poem Of The End)
5
dudaklarının kıpırtısını yakalıyorum
ve biliyorum, ilk o konuşmayacak.
...sevmiyor musun beni...yok, ben seviyorum...
...sen sevmiyorsun beni...ama yararsız bu,
içmiş, korkmuş ölümden...
(bir kartal gözü, yerden bakan):
...tanrı aşkına, bir ev mi bu?...
...ev benim kalbimdedir...ah, işte şiir sanatı...
aşk bedenlerdir, kan ve ter,
kanımla kabuk bağlamış bir çiçek.
sanıyor musun ki aşk
çene çalmak küçük bir masada oturarak
bir saat ya da daha fazla ve ev yalnızca?
şu beylerin, bayanların yaptığı gibi?
aşk---- ...kutsal bir şey mi?
canım, değiştir şu sözcüğü: yara iziydi; yara izi
yara izi için--- ...önünde garsonların
ve müşterilerin? (ben sessizce:
aşk gerilmiş bir yay;
bir yay: sonra bir yay: hoşça kal.")
aşk kaynaşma, iletişim.
biz hepimiz apayrıyız---ağızlar ve yaşamlar.
(ama yalvardım sana sonra: tahtaya vur!
sonra, şu gizli an, şu
tepenin üstündeki yüce saat,
tutkunun doruğu. hatıra! hafıza
kayıp: aşk fırlatıp atmak her şeyi
ateşe. ve her zaman boşu boşuna.)
bencil bir gülümseme, ağız
solgun: alaycı değil. hesaplı.
...ve bütün bunlardan sonra paylaşmak
bir yatağı--- ...ima bile etme bunu
bir uçurum mu arada? tıkırtısı
parmaklarının...gel uğraşmayalım dağlara
tırmanmaya. aşk--- ...yer altı madeni. sen madensin.
anlıyorum. ama sonra ne?
parmaklarının tıkırtısı
artıyor (darağacı, geniş bir meydan).
...hadi gidelim. (ve ben, bırak öleyim.
ummuştum. bu kadar basit.)
aşırı basitlik ve ucuz ekonomi:
uyaklar bile---tren yolları, otel odaları---
...aşk hayattır.
...hayır, eskilerin başka bir tanımı vardı mutlaka
onun için...öyleyse? bir mendilin ufacık bir parçası
sıkılmış avucumda bir balık gibi.
...gidelim mi?...hangi yoldan gidiyorsun?
(tren rayları, zehir, bir kurşun, kim bilir?
ölüm.) ...bir planım yok.
... hayat! bir romalı komutan gibi,
kartal-gözlü bir bakış
taburundan geriye kalanlara.
...öyleyse, hoşça kal.
Marina Tsvetayeva
Çeviri: Ayten Mutlu
|
Photo by Iness Rychlik |