25 Mart 2017 Cumartesi

Pedro Páramo / Juan Rulfo

Pensaba en ti, Susana. En las lomas verdes. Cuando volábamos papalotes en la época del aire. Oíamos allá abajo el rumor viviente del pueblo mientras estábamos encima de él, arriba de la loma, en tanto se nos iba el hilo de cáñamo arrastrado por el viento. “Ayúdame, Susana.” Y unas manos suaves se apretaban a nuestras manos. “Suelta más hilo.”

El aire nos hacía reír; juntaba la mirada de nuestros ojos, mientras el hilo corría entre los dedos detrás del viento, hasta que se rompía con un leve crujido como si hubiera sido trozado por las alas de algún pájaro. Y allá arriba, el pájaro de papel caía en maromas arrastrando su cola de hilacho, perdiéndose en el verdor de la tierra.

Tus labios estaban mojados como si los hubiera besado el rocío.

De ti me acordaba. Cuando tú estabas allí mirándome con tus ojos de aguamarina.

A centenares de metros, encima de todas las nubes, más, mucho más allá de todo, estás escondida tú, Susana. Escondida en la inmensidad de Dios, detrás de su Divina Providencia, donde yo no puedo alcanzarte ni verte y adonde no llegan mis palabras.

Miraba caer las gotas iluminadas por los relámpagos, y cada vez que respiraba suspiraba, y cada vez que pensaba, pensaba en ti, Susana.

...Llanuras verdes. Ver subir y bajar el horizonte con el viento que mueve las espigas, el rizar de la tarde con una lluvia de triples rizos. El color de la tierra, el olor de la alfalfa y del pan. Un pueblo que huele a miel derramada...

...No sentir otro sabor sino el del azahar de los naranjos en la tibieza del tiempo.

El día que te fuiste entendí que no te volvería a ver. Ibas teñida de rojo por el sol de la tarde, por el crepúsculo ensangrentado del cielo. Sonreías. Dejabas atrás un pueblo del que muchas veces me dijiste: "Lo quiero por ti; pero lo odio por todo lo demás, hasta por haber nacido en él".

Pensé: "No regresará jamás; no volverá nunca."

Juan Rulfo - (Pedro Páramo, 1955)





I was thinking of you, Susana, when we were up on the hill, flying kites in the wind. Below us we heard the sounds of the town while we were up above it on the top of the hill, and the wind was pulling on the kite string. ‘Help me, Susana.’ And some soft hands pressed against mine ‘Let out more string.’

The wind was making us laugh, connecting the view of our eyes, while the string was running through our fingers until it broke, making a soft crack as if it had been broken by the wings of some bird. And, up above our own paper bird began falling in circles, dragging its tail of thread, until it disappeared among the green branches below it.

Your lips were moist, as if they were kissed by the dew.

I was remembering you, when you were there, looking at me, with your aquamarine eyes.

‘There, hundreds of meters above all the clouds, and farther away than everything else, you are hidden, Susana. Hidden in the immensity of God, behind His Divine Providence, where I cannot reach you, or see you, and where you cannot hear my words.’

I was watching the drops illuminated by lightning flashes, and with each breath I sighed, and each time I was thinking I thought of you, Susana.

...Green prairies. Seeing the horizon rise and fall as the wind moves the corn stalks, the afternoon rippling as the heavy rain falls, the color of the ground, the smell of alfalfa and bread. A town that smells like spilled honey...

... She was not able to smell any other odor except that of the blossoms on the orange trees in that hot weather.

The day you left I knew I would never see you again. You left covered by the red light of the afternoon sun, by the bloodstained twilight. You were smiling. You were leaving behind the town of which I had heard you say more than once: ‘I love it because of you, but I hate it for everything else, even for having been born there,’

Then I thought, she will not ever come back, she will never return.

Juan Rulfo - (Pedro Paramo, 1955)





Seni düşünüyordum, Susanna. Yeşil tepelerde. Rüzgarlı havalarda uçurtma uçururduk tepelerde, aşağılarda kalan köyün sesleri gelirdi kulaklarımıza, rüzgar uçurtmanın ipini çekelerdi. "Koş, Susanna." Yumuşak ellerin ellerimi yakalardı. "Gevşek bırak ipi."

Rüzgar nasıl güldürürdü bizi; ip parmaklarımızdan kayarken birbirimize bakardık; bir kuşun kanatları çarpmış gibi usulca kopardı ip. Kağıt kuş yukarılardan taklalar atarak düşerdi, toprağın yeşili içinde eriyene kadar saçaklı kuyruğunu sürürdü ardından.

Dudakların ıslaktı, çiy tanelerini öpmüştüm sanki.

Seni düşünüyordum. Orada deniz yeşili gözlerinle bana bakışını.

Susanna, ne kadar uzaklardasın sen, bulutların üstünde, ta uzaklarda, tepelerde gizlenmişsin. O'nun büyüklüğünde, o'nun bağış dolu kutsal yüceliğinde saklısın; seni bulamam artık, göremem. Orada sözlerim erişemez kulaklarına.

Damlaların düşüşünü gözlüyordum Susanna, şimşeğin parıltısında her soluk bir iç çekişiydi, her düşüncem sen.

Yeşil tarlalar. Rüzgar başaklar arasında kımıldarken. Ya da ikindiüstü, yağmur tarlaları dalgalandırırken bakarsın ufuk çizgisi bir iner, bir kalkar. Toprağın rengi, yonca ve ekmek kokusu. taze bal kokan bir köy…

Havanın ılıklığında her şey portakal çiçeklerinin çeşnisini alırdı.

Gittiğin gün seni bir daha göremeyeceğimi biliyordum. Yüzün, batan güneşin kan kırmızı ışığında kararmıştı. Gülümsüyordun. Köyü geride bıraktın. Sık sık derdin ki bana: "Ben senin yüzünden seviyorum burayı, senden başka her şeyden de nefret ediyorum. Burada doğduğuma pişmanım."

"Bir daha dönmez," diye düşündüm kendi kendime. "Susanna bir daha dönmeyecek. Susanna hiç dönmeyecek,” diye geçirdim içimden.

Juan Rulfo - (Pedro Páramo, 1955)


Joanna by Dorota Górecka

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder