Vorrei poter soffocare
nella stretta delle tue braccia
nell’amore ardente del tuo corpo
sul tuo volto, sulle tue membra struggenti
nel deliquio dei tuoi occhi profondi
perduti nel mio amore,
quest’acredine arida
che mi tormenta.
Ardere confuso in te disperatamente
quest’insaziabilità della mia anima
già stanca di tutte le cose
prima ancor di conoscerle
ed ora tanto esasperata
dal mutismo del mondo
implacabile a tutti i miei sogni
e dalla sua atrocità tranquilla
che mi grava terribile
e noncurante
e nemmeno piú mi concede
la pacatezza del tedio
ma mi strazia tormentosamente
e mi púngola atroce,
senza lasciarmi urlare,
sconvolgendomi il sangue
soffocandomi atroce
in un silenzio che è uno spasimo
in un silenzio fremente.
Nell’ebbrezza disperata
dell’amore di tutto il tuo corpo
e della tua anima perduta
vorrei sconvolgere e bruciarmi l’anima
sperdere quest’orrore
che mi strappa gli urli
e me li soffoca in gola
bruciarlo annichilirlo in un attimo
e stringermi stringermi a te
senza ritegno piú
ciecamente, febbrile,
schiantandoti, d’amore.
Poi morire, morire,
con te.
Il giorno tetro
in cui dovrò solitario
morire (e verrà, senza scampo)
quel giorno piangerò
pensando che potevo
morire cosí nell’ebbrezza
di una passione ardente.
Ma per pietà d’amore
non l’ho voluto mai.
Per pietà del tuo povero amore
ho scelto, anima mia,
la via del piú lungo dolore.
[12 dicembre 1927]
Cesare Pavese
(da “Prima di «Lavorare stanca» 1923 – 1930”, in “Cesare Pavese, Le poesie”, Einaudi, Torino, 1998)
Boğabilmeyi isterdim
sarışında kollarının,
tutkulu aşkında bedeninin,
yüzünde, arzulu kollarında,
süzgünlüğünde derin gözlerinin,
aşkıma tutkun,
bu kısır acılığı,
bana işkence eden.
Yakmayı, şaşkın, umutsuzca sende
bu doymazlığını ruhumun,
şimdiden bıkkın her şeyden
daha bilmeden
ve artık öyle öfkeli ki
suskunluğuna dünyanın,
her hayalimi hiçe sayan
ve sakin vahşetine,
üzerime çöken korkunç
ve umarsız
ve huzurunu bile sıkıntının
bana çok gören,
içimi yakan işkence edercesine
ve amansızca beni dürten,
haykırmama izin vermeden,
altüst ederek kanımı,
boğarak beni amansızca
bir sessizlik içinde, sızının ta kendisi,
bir sessizlik içinde, titreten.
Umutsuz sarhoşluğunda
tüm bedenine olan aşkımın
ve yitik ruhuna,
sarsıp yakmayı isterdim ruhumu,
yok etmeyi bu dehşeti,
haykırışları benden koparıp alan
ve boğazımda düğümleyen,
yakıp yok etmeyi bir anda
ve sarılmak, sarılmak sana,
hiç çekinmeden artık,
kör gibi, ateşli,
sıkarak seni, aşkla.
Sonra ölmek, ölmek,
seninle.
Karanlık gün,
yapayalnız ölmek
zorunda kalacağım (ve gelecek, çaresiz),
o gün ağlayacağım,
düşünerek ölebileceğimi
böyle sarhoşluğu içinde
yakıcı bir tutkunun.
Ama aşkın hatırına,
asla istemedim bunu.
Çaresiz aşkımın hatırına
seçtim, ruhum,
yolunu en uzun acının.
[12 Aralık 1927]
Cesare Pavese
İtalyancadan çeviren: Kemal Atakay
Photo by Denis Piel |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder