6 Eylül 2014 Cumartesi

G. / John Berger

"There is a look which can come into the eyes of a woman (and into the eyes of a man, but very rarely) which is without pride or apology, which makes no demand, which promises no adventure. As an expression, signalled by the eyes, it can be intercepted by another; but it is not addressed, in the usual sense of the word, to another: it takes no account of the receiver. It is not a look which can enter into the eyes of a child for children are too ignorant of themselves: nor into the eyes of most men for they are too wary: nor into the eyes of animals because they are unaware of the passing of time. By way of such a look romantic poets thought they saw a path leading straight to a woman’s soul. But this is to treat it as though it were transparent, whereas in fact it is the least transparent thing in the world. It is a look which declares itself to be itself; it is like no other look. If it is comparable with anything, it is comparable with the colour of a flower. It is like heliotrope declaring itself blue. In company such looks are quickly extinguished for they encourage neither discourse nor exchange. They constitute social absence."

John Berger - (G.)





"Hay una mirada que puede asomar en los ojos de una mujer (y en los de un hombre, pero muy raramente) que no encierra niorgullo ni disculpa, que no pide nada, que no promete aventura alguna. Esta expresión de los ojos puede ser interceptada por otro, pero no se dirige, en el sentido más común de la palabra, a otro: no tiene en cuenta al receptor. No es una mirada que pueda aparecer en los ojos de un niño porque los niños no tienen conciencia de sí mismos; tampoco en los de la mayoría delos hombres porque son demasiado cautelosos; ni tampoco en los de los animales porque no son conscientes del paso deltiempo. Los poetas románticos veían en esa mirada un camino que los llevaba directamente al alma de una mujer. Pero esosignificaba tratarla como si fuera transparente, cuando de hecho no hay nada menos transparente en el mundo. Es una miradaque se declara a sí misma como es; no se parece a ninguna otra. De poderse comparar con algo, es comparable con el color deuna flor. Es como un girasol que resultara ser azul. En compañía de otros, esta mirada se apaga pronto porque no anima ni a laconversación ni al intercambio. Constituye una ausencia social."

John Berger - (G.)

Traducción de Pilar Vázquez Álvarez





"Bazen, bir kadının gözlerine bir bakış yerleşir; ne gurur vardır bu bakışta ne alttan alma, ne bir talep ne de bir serüven vaadi. Gözlerin verdiği bir işaret olduğundan, bir başka bakışla kesişebilir; gelgelelim sözcüğün gündelik anlamıyla ille de bir başkasına yöneltilmemiştir; kimin üstüne alınacağı umurunda değildir. Bir çocuğun gözlerine yerleşecek bir bakış değildir bu; çünkü çocuklar kendilerini gereğince tanımazlar; erkeklerin çoğunun gözlerine de yerleşemez; çünkü erkeklerin çoğu açıkgözlülük taslar; hayvanların gözlerine de yerleşemez; çünkü hayvanlar, zamanın geçişinden habersizdirler. Romantik şairler, bu tür bir bakışta kadının ruhuna giden kestirme yolu gördüklerine inanırlardı. Ama böyle bir yaklaşım, bakışın saydam olduğu izlenimini veriyor; oysa aslında dünyada ondan daha az saydam bir şey yok. Kendini kendi olarak ortaya süren bir bakış bu, başka bakışlara benzemiyor. İlle de bir şeye benzetmek gerekirse bir çiçeğin rengine benzetilebilir. Kendi mavisini söyleyen bir güneş çiçeği gibi. Toplulukta bu tür bakışlar çabucak solar; çünkü ne söyleşilere ortam hazırlarlar ne de alışverişlere. Toplumsal yoklamada kaçaktırlar."

John Berger - (G. / Metis Yaynları)

Çeviri: Tomris Uyar


Photo by Maria Grazia Galatà

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder