Yo soy un carpintero ciego, sin manos.
He vivido
bajo las aguas, consumiendo frío,
sin construir las cajas fragantes, las moradas
que cedro a cedro elevan la grandeza,
pero mi canto fue buscando hilos del bosque,
secretas fibras, ceras delicadas,
y fue cortando ramas, perfumando
la soledad con labios de madera.
Amé cada materia, cada gota
de púrpura o metal, agua y espiga
y entré en espesas capas resguardadas
por espacio y arena temblorosa,
hasta cantar con boca destruida,
como un muerto, en las uvas de la tierra.
Arcilla, barro, vino me cubrieron,
enloquecí tocando las caderas
de la piel cuya flor fue sostenida
como un incendio bajo mi garganta,
y en la piedra pasearon mis sentidos
invadiendo cerradas cicatrices.
Cómo cambié sin ser, desconociendo
mi oficio antes de ser,
la metalurgia
que estaba destinada a mi dureza,
o los aserraderos olfateados
por las cabalgaduras en invierno?
Todo se hizo ternura y manantiales
y no serví sino para nocturno.
Pablo Neruda - (Yo soy / Canto General)
The Wood Line
I am a blind carpenter, without hands.
I've lived
underwater, consuming cold,
without building fragrant boxes, dwellings
that cedar by cedar raise grandeur,
but my song kept seeking forest threads,
secret fibers, delicate waxes,
and it kept cutting branches, perfuming
solitude with wooden lips.
I loved every material, every droplet
of purple or metal, water and shock of grain,
and I entered dense strata protected
by space and quaking sand,
until I sang with a ravaged mouth,
like a corpse, in the grapes of the earth.
Clay, mud, wine covered me,
I delighted in touching the hips
of the skin whose flower was poised
like a fire beneath my throat,
and in the stone my senses roamed
invading closed scars.
How did I change without being, not knowing
my trade before I came to be,
the metallurgy
that was destined to my hardness,
or the sawmills scented
by horses in winter?
Everything turned into tenderness and springs
and I was but a creature of the night.
Pablo Neruda
Translated by Jack Schmitt
Ağacın Çizgisi
Elleri olmayan kör bir marangozum ben.
Suyun altında yaşadım, yiyerek soğuğu
kokan bir kılıf dahi oluşturmadan, o meskenler
o sedir ağacından diğerine, bize gurur verdi hep,
ve gene de ormanın dokusunda aradım ben şarkımı,
o gizli liflerde, dermansız peteklerde,
ve budanmış dallarda, doldurdu rayihayla
yalnızlığı, ağacın dudaklarıyla.
Her bir maddeyi sevdim, her bir damlasını
eflatunun ya da metalin, suyun ve başağın,
ve daldım içine o sıkı katmanın, sonsuz ateşle
ve titreyen kumla çevrilmiş,
dünyanın üzümleri arasında bir ölü adam gibi
donuklaşmış ağızla şarkımı söyleyene dek.
Balçık, çamur ve şarap sarmalamış beni,
gırtlağımın altında bir yangın gibi
çiçekleri açan o toprakla kaplı
kalçalara dokundum çılgınca,
ve taşların arasında kayıp gitti duyularım
kapanmış yaranın içine.
Nasıl dönüşebilirdim olmadan, bilmeden
zanaatım oluşmadan,
demirhane
benim gücümle kararlı,
ya da hızarlar, kışları yük hayvanlarının
havası.
Her şey şefkat ve kaynak oldu
ve ben sadece gecesel amaca hizmet ediyordum.
Pablo Neruda
Çeviri: İsmail Haydar Aksoy
('Yo soy' - Canto General'den)
Unknown photographer |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder