22 Nisan 2018 Pazar

I was a poet animated by philosophy, ... / Fernando Pessoa

I was a poet animated by philosophy, not a philosopher with poetic faculties. I loved to admire the beauty of things, to trace in the imperceptible and through the minute the poetic soul of the universe.

The poetry of the earth is never dead. We may say that ages gone have been more poetic, but we can say (...)

Poetry is in everything in land and in sea, in lake and in riverside. It is in the city too—deny it not—it is evident to me here as I sit: there is poetry in this table, in this paper, in this inkstand; there is poetry in the rattling of the cars on the streets, in each minute, common, ridiculous motion of a workman who [on] the other side of the street is painting the signboard of a butcher's shop.

Mine inner sense predominates in such a way over my five senses that I see things in this life—I do believe it—in a way different from other men. There is for me—there was—a wealth of meaning in a thing so ridiculous as a door key, a nail on a wall, a cat's whiskers. There is to me a fullness of spiritual suggestion in a fowl with its chickens strutting across the road. There is to me a meaning deeper than human fears in the smell of sandalwood, in the old tins on a dirt heap, in a matchbox lying in the gutter, in two dirty papers which, on a windy day, will roll and chase each other down the street.

For poetry is astonishment, admiration, as of a being fallen from the skies taking full consciousness of his fall, astonished at things. As of one who knew things in their soul, striving to remember this knowledge, remembering that it was not thus he knew them, not under these forms and these conditions, but remembering nothing more.

The artist must be born beautiful and elegant; for he that worships beauty must not himself be unfair. And it is assuredly a terrible pain for an artist to find not at all in himself that which he strives for. Who, looking at the portraits of Shelley, of Keats, of Byron, of Milton, and of Poe, can wonder that these were poets? All were beautiful, all were beloved and admired, all had in love warmth of life and heavenly joy, as far as any poet, or indeed any man, can have.

(1910)

Fernando Pessoa

Edited and translated by Richard Zenith - (The Selected Prose of Fernando Pessoa)





Yo era un poeta animado por la filosofía, no un filósofo con facultades poéticas. Me gustaba admirar la belleza de las cosas, rastrear en lo imperceptible del minuto, qué pasa en el alma poética del universo.

La poesía de la tierra nunca muere. Podemos decir que las épocas pasadas fueron muy poéticas, pero podemos decir (…)

La poesía está en todo –- en la tierra y en el mar, en el lago y en la margen del río. Está en la ciudad también –- no lo nieguen— aquí donde me siento es para mí evidente: hay poesía en el ruido de los carros en las calles, hay poesía en cada momento o hasta en lo vulgar, ridículo movimiento de un trabajador que, del otro lado de la calle, está pintando el rótulo de una carnicería.

Mi sentido interior predomina de tal modo sobre mis cinco sentidos que veo cosas en esta vida –lo sé— de una forma diferente a la de los otros hombres. Hay para mí – hubo— toda una riqueza de significaciones en cosas tan ridículas como la llave de una puerta, un clavo en la pared, los bigotes de un gato. Hay para mí toda una plenitud de sugestiones espirituales en una gallina que atraviesa la calle con sus pollitos, Hay para mí un significado más profundo de lo que los propios recelos humanos en el perfume del sándalo, en latas viejas en un montón de basura, en una caja de fósforos dejada en una basurero, en dos papeles sucios que en un día de viento revolotean y se persiguen por la calle abajo.

Porque la poesía es espanto, admiración, como alguien quien al retumbar de los cielos con plena conciencia de su ensimismamiento, mirara atónito hacia todas las cosas, como alguien que conociese las cosas en sus almas, haciendo todo por acordarse de este conocimiento, acordándose de que no fue así como las conoció, no fue bajo estas formas y estas condiciones, pero no acordándose de nada más.

El artista debe nacer bello y elegante, puesto que quien cultiva la belleza no debe ser feo. Seguramente, debe de ser un terrible dolor para el artista no descubrir absolutamente en él mismo aquello por lo que lucha. ¿Quién, mirando el retrato de Shelley, de Keats, de Byron, de Milton y de Poe, puede extrañarse de que hayan sido poetas? Todos fueron bellos, amados y admirados; todos tuvieron el calor vital y la alegría celestial que vienen del amor [...].

(1910)

Fernando Pessoa

Traducción Mario Bojórquez - (Diario de Fernando Pessoa)





Ben felsefeden esinlenmiş bir şairdim, yoksa şiirsel yetilere sahip bir filozof değil. Şeylerdeki güzelliğe tutkuyla hayrandım; ayırt edilemeyenin ve minnacık ayrıntının içinde¹, evrenin şiirsel ruhunu algılıyordum.

Yeryüzünün şiiri asla ölmez. Eski zamanların daha şiirsel olduğu söylenebilir, ama şu da söylenebilir …

Şiir her şeyde vardır … yeryüzünde ve denizde, göllerde ve nehir kıyılarında. Şehirlerde de şiire rastlanır -hiç inkar etmeye kalkmayın; benim için bu, oturduğum yerde bile aşikardır: Bu masada, bu kağıt parçasında, bu mürekkep hokkasında; sokaktaki arabaların sarsıntısında, sokağın karşı tarafında, bir kasap dükkanının tabelasını boyayan işçinin küçücük, kaba ve gülünç hareketlerinin her birinde …

Benim içsel duyum beş duyuma öylesine hakimdir ki yaşamın nesnelerini başkalarından farklı gördüğüme eminim. Bir kapının anahtarı, duvardaki bir çivi, bir kedinin bıyıkları gibi gülünç şeylerde benim için son derece zengin bir anlam vardır ya da vardı. Hiç tınmadan sokaktan geçen sıradan bir tavukla civcivlerinde bir tür tinsel tamlık bulurum. Sandalağacının kokusunda, bir çöp yığınının üzerine atılmış konserve kutularında, yol kenarındaki kanala düşmüş bir kibrit kutusunda, rüzgarlı bir günde uçuşan ve birbiri peşi sıra sokağa düşen, pis iki kağıt parçasında insani korkulardan daha derin bir anlam buluyorum.

Çünkü şiir uyuşukluktur; gökten düşen ve düşüşünün tamamen bilincindekl, gördükleri karşısında serseme dönmüş bir varlığın gözünün kamaşmasıdır. Tıpkı nesnelerin ruhunu tanımış ve bu geçmiş ilmi hatırlamaya çahşan, onları farklı veçhede, başka biçim ve durumlarda tanımış olduğunu hatırlayan, başka da bir şey hatırlamayan bir varlık gibi.

Sanatçı, hem güzel hem de zarif doğmayı görev bilmelidir; çünkü güzelliğe tapan kişinin kendisi güzellikten mahrum olamaz. Üstelik, bunca hararetle aradığı şeyi kendinde hiç bulamamak bir sanatçı için kuşkusuz müthiş bir ıstıraptır. Shellcy’in, Keats’ın, Byron’un, Milton ve Poe’nun portrelerine bakıp da onların şair olmasına şaşabilir miyiz? Hepsi güzeldi, hepsi sevildi, hayran olundu, hepsi yaşamın sıcaklığını ve göksel hazzı tattı aşkta; tabii bunlar bir şaire, hatta bir insana ne kadar bahşedilmişse …

(1910)

Fernando Pessoa

Not: 1 Pessoa kendi gençlik şiirlerinden bazılarını minimalist olarak nitelemiştir.


Fernando Pessoa

2 yorum:

  1. Boa noite!
    Eu desconhecia o fato de Fernando Pessoa ser descrito como poeta minimalista. Gostaria de conhecer alguns textos minimalistas de Pessoa.

    YanıtlaSil