6 Ocak 2015 Salı

Kiss me, then give birth to me / Cemal Süreya

KISS ME, THEN GIVE BIRTH TO ME

Now
it is shame that is shelled
in the ears of blonde children.

From the plains
blindfolded lilac scent from the plains
turns that little sun of ours.

Overflowing from houses from patios
comes and settles in my voice.

Limber hemlock of my voice
variegated hemlock of my voice.

And towards the birds
tusk: wind’s attitude
Mountain: sun’s skeleton.

Amongst the wooden sculptures
The infant of the sea is huge.

I see blood, I see stones
amongst all statues
Incubus warm novice
—milky fig of insomnia—
does not leak into beehives.

My mother died when I was little
Kiss me, then give birth to me.

Cemal Sureya (1931, Pülümür, Tunceli – 1990, Istanbul) was a Kurdish-Turkish poet and writer.

Translated by Fulya Peker





BENİ ÖP SONRA DOĞUR BENİ

Şimdi
utançtır tanelenen
sarışın çocukların başaklarında.

Ovadan
gözü bağlı bir leylak kokusu ovadan
çeviriyor o küçücük güneşimizi.

Taşarak evlerden taraçalardan
gelip sesime yerleşiyor.

Sesimin esnek baldıranı
sesimin alaca baldıranı.

Ve kuşlara doğru
fildişi: rüzgarın tavrı.
Dağ: güneş iskeleti.

Tahta heykeller arasında
denizin yavrusu kocaman.

Kan görüyorum taş görüyorum
bütün heykeller arasında
karabasan ılık acemi
- uykusuzluğun sütlü inciri -
kovanlara sızmıyor.

Annem çok küçükken öldü
beni öp, sonra doğur beni.

Cemal Süreya


Photo by Lucien Clergue

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder