30 Haziran 2013 Pazar

Traspié entre dos estrellas / César Vallejo

TRASPIÉ ENTRE DOS ESTRELLAS

¡Hay gentes tan desgraciadas, que ni siquiera
tienen cuerpo; cuantitativo el pelo,
baja, en pulgadas, la genial pesadumbre;
el modo, arriba;
no me busques, la muela del olvido,
parecen salir del aire, sumar suspiros mentalmente, oír
claros azotes en sus paladares!

Vanse de su piel, rascándose el sarcófago en que nacen
y suben por su muerte de hora en hora
y caen, a lo largo de su alfabeto gélido, hasta el suelo.

¡Ay de tánto! ¡ay de tan poco! ¡ay de ellas!
¡Ay en mi cuarto, oyéndolas con lentes!
¡Ay en mi tórax, cuando compran trajes!
¡Ay de mi mugre blanca, en su hez mancomunada!

¡Amadas sean las orejas sánchez,
amadas las personas que se sientan,
amado el desconocido y su señora,
el prójimo con mangas, cuello y ojos!

¡Amado sea aquel que tiene chinches,
el que lleva zapato roto bajo la lluvia,
el que vela el cadáver de un pan con dos cerillas,
el que se coge un dedo en una puerta,
el que no tiene cumpleaños,
el que perdió su sombra en un incendio,
el animal, el que parece un loro,
el que parece un hombre, el pobre rico,
el puro miserable, el pobre pobre!

¡Amado sea
el que tiene hambre o sed, pero no tiene
hambre con qué saciar toda su sed,
ni sed con qué saciar todas sus hambres!

¡Amado sea el que trabaja al día, al mes, a la hora,
el que suda de pena o de vergüenza,
aquel que va, ñpor orden de sus manos, al cinema,
el que paga con lo que le falta,
el que duerme de espaldas,
el que ya no recuerda su niñez; amado sea
el calvo sin sombrero,
el justo sin espinas,
el ladrón sin rosas,
el que lleva reloj y ha visto a Dios,
el que tiene un honor y no fallece!

¡Amado sea el niño, que cae y aún llora
y el hombre que ha caído y ya no llora!

¡Ay de tánto! ¡Ay de tan poco! ¡Ay de ellos!

César Vallejo - (11 Octubre 1937)





STUMBLE BETWEEN TWO STARS

There are people so wretched, they don't even
have a body; their hair quantitative,
their wise grief, low, in inches;
their manner, high;
don't look for me, the oblivion molar,
they seem to come out of the air, to add up sighs mentally, to hear
bright smacks on their palates!

They leave their skin, scratching the sarcophagus in which they are born
and climb through their death hour after hour
and fall, the length of their frozen alphabet, to the ground.

Pity for so much! pity for so little! pity for them!
Pity in my room, hearing them with glasses on!
Pity in my thorax, when they are buying suits!
Pity for my white filth, in their combined scum!

Beloved be the sanchez ears,
beloved the people who sit down,
beloved the unknown man and his wife,
my fellow man with sleeves, neck and eyes!

Beloved be the one with bedbugs,
the one who wears a torn shoe in the rain,
the one who wakes the corpse of a bread with two tapers,
the one who catches a finger in a door,
the one who has no birthdays,
the one who lost his shadow in a fire,
the animal, the one who looks like a parrot,
the one who looks like a man, the rich poor man,
the extremely miserable man, the poorest poor man!

Beloved be
the one who is hungry or thirsty, but has no
hunger with which to satiate all his thirst,
nor thirst with which to satiate all his hungers!

Beloved be the one who works by the day, by the month, by the hour,
the one who sweats out of pain or out of shame,
the person who goes, at the order of his hands, to the movies,
the one who pays with what he does not have,
the one who sleeps on his back,
the one who no longer remembers his childhood; beloved be
the bald man without hat,
the just man without thorns,
the thief without roses,
the one who wears a watch and has seen God,
the one who has one honor and does not die!

Beloved be the child, who falls and still cries
and the man who has fallen and no longer cries!

Pity for so much! Pity for so little! Pity for them!

César Vallejo - (11 October 1937)

Translated by Clayton Eshleman





İKİ YILDIZ ARASINDA TÖKEZLEME

öylesine kısmetsiz insanlar var ki! yok hiçbir şeyleri,
bir bedenleri bile yok; tek tük saç telleri,
alçacık, santimlik, canayakın bir karabasan;
tavır, yüce;
arama beni, öğüten unutuş.
sanki boşluktan birden belirirler, akıldan toplar iç çekişleri, işitirler
apaçık kırbaçlarını damaklarında!

tenlerinden sıyrılırlar, içinde doğdukları lahitleri tırmalayarak,
ve her saat gitgide yükselirler ölümlerinden
ve düşerler, buzdan abeceleri boyunca, ta yerlere dek.

vay amma çok! vay amma az! vay bunlara!
vay odamda, gözlükle işittiğimde!
vay böğrümde, takım elbiseler aldıklarında!
vay apak pisliğime, bunların birleşmiş dışkısında!

sev kutsanmış kulakları,
oturmuş insanları sev,
yabancıyı ve karısını sev,
gömleğinin yeni, boynu ve gözleri olan komşunu sev!

tahtakurusu olanları da sev,
yırtık ayakkabısıyla yağmur altında gezeni,
ekmeğin cesedi başında iki kibrit çöpüyle yas tutanı,
parmağını kapıya kıstıranı,
kutlayacak yaşgünü olmayanı,
gölgesini bir yangında yitirmiş olanı,
hayvan olanı, papağanı andıranı,
insanı andıranı, acınası varsılı,
sersefil olan acınası yoksulu sev!

sev
aç ya da susuz kalmışı, ama açlığı
yetmeyeni kandırmaya olanca susuzluğunu,
susuzluğu yetmeyeni gidermeye onca açlığını!

sev gündelikçiyi, aylıkçıyı, saat başı çalışanı,
acıdan ya da utançtan ter dökeni sev,
sinemaya gideni, elinin emriyle,
eksiğiyle ödeyeni, sırtüstü uyuyanı,
artık çocukluğunu anımsamayanı; sev
kasketsiz dazlağı,
dikensiz ve hakça olanı,
gülü olmayan hırsızı,
saat taşıyan ve tanrıyı görmüş olanı,
onurlu olanı ve tökezlemeyeni sev!

sev düşen ve hâlâ ağlayan çocuğu
ve zaten düşmüş olan ve artık ağlamayan adamı sev!

vay amma çok! vay amma az! vay bunlara!

Cesar Vallejo - (11 Ekim 1937)

Çeviri: Ayşe Nihal Akbulut


Photo by Alena Goncharova

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder